Blog

Karneleri Aldık Peki Ya Şimdi Ne Olacak?

Okulların kapanması ve yaz tatiline girilmesi çocuklar ve gençler için büyük bir mutluluk kaynağı olurken ebeveynler üzerinde ise kaygı ve stres oluşturmaktadır. Bu kaygı ve stresin en büyük nedenlerinden biri çocukların okul bitince ortaya çıkan boş zamanını nasıl değerlendireceği ile ilgilidir. En basit mantıkla ebeveynler şöyle düşünmelidir, ülkemizde hatta bizim dışımızdaki birçok farklı ülkede de çocuk ve gençler bu tatil zamanını dört gözle bekler, geldiğinde de yüksek bir coşku yaşarlar. Bu bilgiden şunu çıkarabiliriz ki bu yaş grubundaki bireylerin bu tarz bir dinlenme ve eğlenme dönemine ihtiyacı bulunmaktadır. Okul her ne kadar önemli ve vazgeçilmez bir kurum olsa da tatil de onun kadar elzemdir, eğitim dönemi boyunca çocuklarımıza yüklenilen stresin bu tatil döneminde rahatlatılması gerekmektedir. Gelişim döneminde yaşanılan yüksek stresin yetişkinlikteki psikolojik bozukluklarla doğrudan ilişkili olduğunu gösteren birçok bilimsel çalışma bulunmaktadır. Peki bu uzun tatili çocuklarımız olumlu bir şekilde nasıl değerlendirebilirler?

20 Mart Dünya Mutluluk Günü

Dünya mutluluk günü, Birleşmiş Milletler tarafından 2012 yılında kabul edilip ve her yıl 20 Mart’ta kutlanmakta. Bu özel günün amacı, insanların mutluluğunu ve refahını artırmaya yönelik farkındalık yaratmak ve dünya genelinde daha mutlu bir toplum oluşturmak için çaba gösterilmesine katkı sağlamak. Bu amaç doğrultusunda her yıl 20 Mart tarihinde Dünya Mutluluk Raporu yayımlanıyor. Geçtiğimiz 11 yıl boyunca, Dünya Mutluluk Raporu hükümetlere, politika yapıcılara ve dünyanın dört bir yanındaki bireylere mutluluk ve esenliği yönlendiren faktörler hakkında değerli bilgiler ve rehberlik sağlamakta. Her mart ayında, hangi ülkenin dünyanın en mutlu ülkesi seçileceğini belirlemek için raporun sıralaması pek çok ülkede hevesle bekleniyor. Listenin en üstünde olan ülkeler her yıl dünya genelindeki tüm büyük gazetelerin kapağına taşınıyor. Vatandaşlarının mutluluğunu ve refahını sağlamak için çaba sarf eden ve sonucunda listeye en üst sıralardan giren ülkeler için sonuç gerçek anlamda ödüllendirici.

Adı Üzerinde Ara Tatil Güzel Bir “Tatil” Olmalı

İlkokuldan liseye kadar örgün öğrenim gören bütün çocukların ve velilerin heyecanla beklediği bir dönemdir ara tatil. Bu heyecan kimileri için olumlu kimileri için de olumsuz bir nitelik taşıyabilir. Özellikle notları düşük olan çocuklar için karne almanın getireceği gerginlikle beraber çıkılacak olan tatilin yarattığı olumlu duygular bir karmaşıklık yaratmaktadır. Sadece çocukların değil ebeveynlerin de benzer hisleri taşıdığını görüyoruz, kimi anne baba hem çocuğun notlarını merak ve endişe içinde beklerken hem de bu tatil döneminde çocuklarını nasıl oyalayacaklarının da kaygısını taşımaktadır. Bu noktada aslında hem dinlenmek hem de eğlenmek için öğretime verilen bu aranın kimi ailelerde tam tersi çokça kaygı ortaya çıkardığını söyleyebiliriz. Bununla beraber kimi öğretmen ya da kursun bu ara tatili bir çalışma maratonu olarak değerlendirmek istemesi de ailenin halihazırda yaşadığı stresin üzerine büyükçe bir katkıda bulunmaktadır. Peki bu durumda ne yapabiliriz.

Psikoloji’de Cinsiyetçilik 

Bilim insanları olarak yaptığımız araştırmalarda objektif olmaya dair bir iddia taşırız ancak bu iddiamız bizi bireysel olarak ilgilendiren veya kültürel olarak körleştiğimiz konularda ne kadar tutarlıdır? 
Bu kültürel körlüğe belki net bir örnek, toplumsal cinsiyet kavramının araştırmalardaki yeri olabilir. Psikoloji tarihine baktığımızda, özellikle 1960 öncesinde araştırmaların erkek merkezli bir yanlılık ile yürütüldüğünü, kadınların sorunlarının marjinalize edildiğini, inkar veya ihmal edildiğini görmekteyiz.

Niteliksel Analizde Düşünme Biçimleri

Bu görselleri iki kategoriye ayırmanız gerekseydi nasıl ayırırdınız?
Kültürel psikoloji dersinde anlattığım ve öğrencilerin çok ilgisini çeken bir çalışmada çocuklara tam olarak bu soruyu soruyor araştırmacılar. Amaçları verilen cevapları inceleyerek farklı kültürden gelen çocukların zihinsel işlevlerinde farklılıklar görülüp görülmediğini anlamak. Çocukların nesneleri nasıl kategorize ettiğini inceleyerek farklı kültürlerin dünyayı kavrayışlarında bir çeşitlilik olup olmadığını görmeye çalışıyorlar.

Anne-Bebek İlişkisinin Etkileri Yaşam Boyu Sürer

İnsanın dünyaya uyum sağlamasında anne-bebek ilişkisinin önemi büyük. Altınbaş Üniversitesi İktisadi, İdari ve Sosyal Bilimler Fakültesi Dekanı, Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, sağlıklı bir insan gelişiminde 2 yaşa kadar olan zamanın çok önemli olduğunu belirtti. Bebeklerin zannedildiğinin aksine çevrelerinde olup biteni çok iyi anladıklarına dikkat çekti. Doğru kurulan anne-bebek ilişkisinin etkilerinin tüm yaşam boyu sürdüğünü dile getirdi.

Okul Öncesi Çoçukları Artık Okullu Oldu: Anaokulu Eğitimi Neden Önemli?

Gelişim psikolojisi alanında 3-5 yaş dönemi çocukları her ne kadar zaman zaman okul öncesi dönem olarak da isimlendirilse de günümüzde artık bu yaş anaokulu eğitimi için uygun görülen bir dönemdir. Psikoloji ve eğitim bilimleri alanlarında yapılan uluslararası ve yerel çalışmalar ilkokula başlamadan önce alınan kaliteli bir okul öncesi eğitiminin çocukların hem sosyal hem de bilişsel gelişimi için ne kadar önemli olduğunu ortaya koymaktadır.

İnsan Haklarına Saygı ve Adalet, Paradan Daha Çok Mutlu Hissettiriyor

Duygu Taşfiliz, yapılan araştırmalara göre temel insan hakları, eşitlik, adalet ve güvenliğe önem veren ülkelerde, zenginliğin bireylerin mutluluğuna çok az etkisi olduğunu söyledi. Altınbaş Üniversitesi Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi, Gelişim Psikoloğu Dr. Duygu Taşfiliz, günümüzde pek çok araştırmacının “mutluluğu” bireylerin yaşamlarından aldıkları doyumun yüksek olması, genel olarak da daha sık olumlu ve daha seyrek olumsuz duygulanım yaşamaları olarak tanımladığını dile getirdi.

Okullar Açıldı: Uzmanından ‘Akran Zorbalığı’ Uyarısı

Okul öncesi ve okul döneminde çocukların sosyalleşmesini etkileyen en önemli faktörlerden birinin akranlarıyla etkileşimi olduğunu söyleyen çocuk gelişimi uzmanı Prof. Dr. Dilek Şirvanlı Özen, “‘Çocuktur kavga eder’ düşüncesiyle bu davranışlar göz ardı ediliyor. Zorbalığa maruz kalan öğrenciler daha sessiz, kaygılı, düşük benlik saygısına sahip oluyorlar” uyarısında bulundu.